21 Haziran 2012 Perşembe

Euro 2012'de 2. Perde: Çeyrek Final


Almanya-Yunanistan: Kolaydan başlayalım. Sürpriz olmaz. Almanya acımaz. İnşallah bol gollü olur.

İspanya-Fransa: Fransa'ya 4. Torbadan çıkıp buraya kadar gelmek yetecektir herhalde. İspanya kaytarmazsa burda da sürpriz zor.

Çek-Portekiz: Çekler'in turnuvanın başından itibaren yükselen grafiği birbirine yakın güçlerin mücadelesini izlemek konusunda bizi umutlandırsa da Portekiz lehine bariz kalite farkı var. Portekiz'in oynayacağı futbol, Yarı Final'deki olası İspanya-Portekiz eşleşmesi öncesi Portekiz'den sürpriz bekleyip bekleyemeyeceğimiz konusunda fikir verecek.

İtalya-İngiltere: Birbirine en yakın güçlerin mücâdelesi bu olacak bence. İtalya yenemese de yenilmiyor ve daha zor bir gruptan çıktı. Bu yüzden bence yarım adım daha önde. Ama İngilizler de iyi geliyorlar. Maç uzayabilir. Keyifli bir maç bekliyorum. Almanya'yı finale hazırlayacak (ya da belki hevesini kursağında bırakacak) dişli bir Avrupalı çıkacak bu maçtan.

Avrupa'nın en iyi milli takımı Almanya, bu turnuvanın da şu ana kadar en iyisi bence. Dolayısıyla bir numaralı favorimiz. Onu daha sonuca dönük başarısıyla İspanya izliyor. 2008 ve 2010'un şampiyonu bu sefer de kazanırsa tarihin en başarılı Milli Takım kuşaklarından biri olacak. Belki de birincisi... Portekiz, İtalya veya İngiltere; bu ikisini zorlayabilir. Yunanistan, Çek ve Fransa'dan ise turnuvanın geleceğiyle ilgili ümidim yok.

Daha iyi futbol, bol gol, heyecan bekliyoruz. Sahne yeniden açılsın!

20 Haziran 2012 Çarşamba

Euro 2012 - İlk Tur Z Raporu


Maçlar bir parça zevksiz. Ama Dünya Kupası'nın ilk tur maçlarından iyi yine de.

"A Grubu turnuvanın en kötü grubu" tespitini yapmış idik. A ve B Grupları birbirine tezat iki grup. Meselâ B'deki en kötü takım bile, A'daki en iyi takımdan iyi. Güçleri birbirine yakın 4 vasat takımın bulunduğu grupta maçların tamamlanmasının ardından turnuva öncesi ve hatta ilk maçlar sonundaki vaziyetten çok farklı bir durum çıktı ve bütün otoriteler gibi benim de tahminlerim şaştı. Zirve adayımız Rusya, Çek'i ilk maçta 4'ledikten sonra yatışa geçtiğinden, Yunanistan gibi bir takımı bile yenemeyerek turnuvaya daha ilk turdan vedâ etti. "İyi bir Polonya, Rusya'yı izler" demiştik. Berbat bir Polonya denk geldi. Kendi ülkesinde ve böylesine zayıf bir grupta bile sonuncu olan Polonya'ya diyecek söz yok. Çok uzun yıllar sonra Polonya'nın altın kuşağı olarak adlandırılan çocuklar da bu kadar çıktı. Çekler ve Yunanlar ise şanslarını iyi değerlendirerek bu ikisini geçtiler ve Çeyrek Final vizesini aldılar. Ha B'den gelenler bunları her türlü yer, ayrı. Keşke sistem elverseydi de bu gruptan hiç takım çıkamasaydı bir üst tura. Hele Rusya'nın Yunanistan'a, Polonya'nın ise Çek'e yenilirken hâlâ gole ihtiyaçları yokmuş gibi alık alık oynamaları deli etti beni. Turnuvanın en kalitesiz maçlarını çıkartan bu 4 takımın adını hiç iyi anmayacağız ilerleyen yıllarda.

Gelelim Ölüm Ötesi Grubumuz; B'ye. Sondan başlayalım: Hollanda sıfır çekerek turnuvanın şimdilik en büyük sürprizini gerçekleştirdi (Yunanistan veya Çek kalkıp şampiyon falan olmazsa daha büyük sürpriz de ufukta gözükmüyor ya, neyse). Ne diyelim, baht utansın. Nasıl Dünya 9.'su olduğunu hâlâ çözemediğimiz Danimarka ise en azından Hollanda'yı tokatlayarak ve ardından diğer 2 devle mücadele ederek hoş bir sedâ bıraktı gönüllerde. Almanya İlk Tur'da 3'te 3 yapan tek takım oldu. Hem de "Ölümden Öte Köy Yok Grubu"nda. 1 numaralı favorimsin yine Almanya. Portekiz de iyi oyunuyla bu gruptan bileti kapan 2. takım oldu. Şans yardımcıları olursa, turnuvada beklenilenden çok ileri gidebilirler.

C Grubu'nda 2010'un kılçık şampiyonu İspanya beklendiği gibi zirveyi aldı. Bir parça daha adam gibi oynadıklarını söyleyebilirim. Almanya'dan sonra favori İspanya. Bakalım... Almanya gibi; her zaman, her kuşağıyla başa güreşen İtalya da adının hakkını vererek gruptan çıktı. 1-2 de büyük yıldızları olsaydı, çok rahat turnuvanın favorisi olurlardı. İtalyanlar'a da dikkat yani. Hırvatistan'ın bu gruptan çıkması için rakibi İtalya'ydı. Karşılarına iyi bir İtalya'nın gelmesi de onların şanssızlığı oldu. Bizim âhımız da tutmuştur belki. İrlanda ise bir sürpriz gerçekleştiremeyerek turnuvanın şamaroğlanı oldu. Hırvatistan'ın yerine biz gelsek, biz de nasiplenirdik herhalde.

İngiltere de D Grubu'nu domine ederek zirvede bitirdi. Yabancılar üzerine kurulu olsa da acunun en keyifli ligine evsahipliği yapan Milli Takımın en az bu kadar iyi olması gerekir zaten. Evsahibi Ukrayna da Polonya gibi evsahipliğinin hakkını veremeyerek elendi. Bir önceki takımlarını çok arayacaklar. 1998 ve 2000'de şampiyon olan ve 2006 Dünya Kupası ikinciliğinden sonra tarih sahnesinden çekilen altın kuşağından sonra hızlı bir düşüş gösteren Fransa da "Ben daha ölmedim" diyerek gruptan çıktı. Turnuvanın tat vermeyen takımlarından İsveç de en azından son maçında Fransa'yı 2-0 yenerek onurlu bir şekilde elendi.

Çeyrek Final eşleşmelerini de yarına bırakalım.

5 Haziran 2012 Salı

Euro 2012'yle Futbola Bir Şans Daha


Şikenin, demokratik usullerin ve marka değeri zırvasının bizi tiksindirdiği futbola yeniden ısınabilmek için önümüzde bir şans daha var: Euro 2012. Ancak grupları yorumlamadan önce UEFA'nın saçma torba belirleme standardına değinmek zorundayız.

Örneğin; 1. torbada hadi Yunanistan ve Hırvatistan'ı anladık diyelim (o da garip ya hadi anladık diyelim), Norveç'in ne işi var orada arkadaş? Son ikişer Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'na katılamadılar diye hatırlıyorum. Peki 2. torbada Karadağ'ın ne işi var ulan? Daha geçen gün bağımsızlığını ilân etmiş bir ülke sonuçta. Euro 2012 elemelerinde çok iyi gidiyorlar eyvallah ama, 2. torba ulan bu! Fransa ile yan yana! 3. torbada İsrail, Beyaz Rusya, Macaristan varken, İskoçya, Romanya ve Bulgaristan 4. torbada. Bu da mantık dışı. Şimdi bana FIFA sıralaması, bilmemne puanı falan, hikâye anlatmayın arkadaş. Son yıllardaki performanslar itibariyle bu gruplar tam bir saçmalık. FIFA işi iyice azıttı. Parayla mı satıyor, ne bok yiyorsa artık...

Yeri gelmişken; böyle turnuvalara evsahiplerinin elemesiz katılmasına da hâlâ karşıyım. Tarihe not düşülsün. Hele artık iki evsâhibi olurken, topu topu 4 grupluk bir turnuvada haketmeyen 2 takımın birden 1. torbadan katılması, şampiyonanın futbol değerini ve hakkâniyetini iyice düşürüyor.

Gruplara gelince; A Grubu'nda Rusya zorlanmaz. İyi bir Polonya da onu izler. Aksi takdirde Çek ve Yunanistan pusuda.

Favorisi olmayan B Grubu'nda Almanya ve Hollanda benim favorilerim. Onları Portekiz ve Danimarka izler. Ama bu sıralamanın tam tersi de olsa bir şey diyemem. (B'ye yazının sonunda yine döneceğiz)

C Grubu'nda İspanya ve İtalya. Bizi eleyen Hırvatistan zorlar. Olmadı İrlanda...

D Grubu'nda ise İngiltere ve Ukrayna'yı favori görüyorum ama İsveç ve Fransa da boş takım değiller.

Fikstüre bakınca İspanya'nın yolu kolay gözüküyor. Almanya-Hollanda finali ise maalesef salak fikstür yüzünden imkânsız. Aynı gruptan gelenleri finalden önce tekrar karşılaştıran şu lânet fikstürün turnuva mantığına aykırı olduğunu da hâlâ çözemedi şu endüstriyel futbolun ağaları. Ancak Dünya Kupası'nın rövanşı bir Hollanda-İspanya mümkün. Ya da bir Almanya-İspanya.

Şimdi B Grubu üzerinden FIFA'nın garipliğine tekrar dönelim. Hep "Ölüm Grubu" derler ya. Ölümden öte grup. FIFA sıralamasında en üst sırada yer alan 7 Avrupa takımından 4'ü bu grupta. Bambaşkaymış.

FIFA'yla UEFA'nın nasıl bambaşka standartları var da FIFA'nın Avrupa'nın en iyi 7. Milli Takımı dediğini UEFA 4. torbaya atıyor, bu da bi garip. Neyse...

Örneğin Danimarka... Son 3 Dünya Kupası'ndan 1'ine katılamadı, 2'sine de ilk turda vedâ etti. Son 3 Avrupa Şampiyonası'nda 1 1. Tur, 1. Çeyrek Final (taa 2004'te -ki bugünkü sıralamaya bu yıl dâhil değil) ve 1 kez ona da katılamamış. Sıralama için milli takımların son 5 yıllık başarısına bakıyorsa; Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'nda ilk turda elenmek gibi 2 müthiş başarı mı bu adamları Dünya'nın en iyi 9., Avrupa'nın en iyi 7. milli takımı yapıyor; anlamıyorum beyler, Bi el atın lütfen.