1 Nisan 2009 Çarşamba

İspanya maçı

Geçen maçtan sonra yazacaktım, gece yarısı oldu zaten maç bitince, bir de saati ileri alınca daha beter geç oldu. Seçim günü sıkılırım, sonuçları beklerken yazarım dedim. Sonra sıkıntıdan gittim, bizim muhtarın seçim çalışmalarına katıldım. AKP'ymiş, CHP'ymiş alayı hikâye, seçim heyecanının kralı bizim muhtarlık seçiminde yaşandı. saat 1.30'da ancak bitti, son sandıkta aldık işi. Sonra okuldu bilmemneydi derken ben yazamadım şu İspanya-Türkiye maçını, aha da bugün rövanş günü geldi.

N'apalım şimdi, 4 gün önceki maçı mı yazalım? Gerek yok bence. İyi oynadık, birilerinin beklediği gibi rezil mezil olmadık. Onlar Avrupa Şampiyonu'ysa biz de Avrupa Şampiyonası Yarı Finalisti olduğumuzu gösterdik. Biraz daha iyi olsaydık yenerdik de.

Orda 1 puan alsak belki burada da 1 puanla yetinebilirdik. Ama yenilmemiz bir bakıma iyi oldu. Burada 3 puan için oynayacağız, ben inanıyorum da kazanabileceğimize.

Sakatlıklar derseniz kulüp takımları gibi kısıtlı kadroları yoktur, milli takımlarda sakatlığı bahane kabul etmem ben. Maçın Ali Sami Yen'de olması da ayrı bir motivasyon. Galatasaray'ın zafer kazandığı gecelerden biri gibi bir gece bekliyorum ben. Terim'le diğer hocalar arasındaki fark da burada işte. Bugün takımın başında Güneş ya da Yanal olsa kimse galibiyet beklemezdi. Belki gene kazanırdık ama kimse önceden beklemezdi işte.

Galibiyet dışında bir sonucun da bizi kesmeyeceğini belirtmemde yarar var. İspanya maçında kazanamayacaksanız diğer maçlarda puan kaybetmeyecektiniz. Hatta bir de yenilirsek Dünya Kupası'na gitme şansımız %50'nin altına düşer. Üstelik İspanya işi garantiledi sayılır, bundan sonraki maçlarında doğal olarak puanlar bırakabilir -ki biz İspanya'yla maçlarımızı erken tamamladığımız için bu bizim için dezavantaj olacak.

Hadi çocuklar! Amansız olun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Güzel yaz.