24 Ağustos 2010 Salı

İyi futbol, talihsiz skor

Sivas maçında ortaya bir şey koymayarak yenildik ve Sivas deplasmanına güzel bir zamanda gitmenin avantajını heder ettik. Bir de hafta arasında Karpaty maçında alınan berbat sonuç... Ali Sami Yen'de bir Bursa galibiyeti, devamında Karpaty ve Eskişehir galibiyetleriyle oluşturulacak seri bu sezon başı üzerimizdeki ataleti, kiri, pası atacaktı.

Kalede Ufuk'la başladık. Demek ki olabiliyormuş. Çok şükür, Sivas ve Karpaty maçlarındaki kötü sonuçlar soğuk duş etkisi yapmış ki maça iyi başladık. Daha diri, mücadele eden bir Galatasaray vardı sahada. Ancak Bursaspor da öyleydi.

Biz maç boyunca iyiydik. Bu sezonki ilk ve tek galibiyetimiz; 5 attığımız Beograd maçı kadar iyiydik neredeyse. Ama 2-0 kaybettik.

Göz göre göre elle oynamaya çıkmayan ikinci sarı ile daha ilk yarıda 10 kişi kalmaktan kurtuldu Bursaspor. Bizim atak oyuncularımızın ise formu yetmedi 11 kişilik Bursa'nın kilidini açmaya. Daha 2. haftadan kütür kütür yenmeye başlandı hakkımız bakalım.

Skoru okuyup konuşanlar gibi takımı eleştirmeyeceğim. İyi bir Galatasaray vardı çünkü dün sahada. Bu kez Baros'la Kewell oynamadı. Sağlıklı oldukları ve oynadıkları her 2 maçtan en az 1'ini bu adamlar kazandırıyor. Bu sefer iyi oynamadılar, beceremediler diye kızmaya hakkımız var mı? Sanmıyorum.

Ama eleştirilerimizi de esirgemeyelim. 16 köşe vuruşundan 1 tane gol çıkmaz mı arkadaş? Hiç mi çalışılmaz kornerlere, hiç çalışılmasa bile bir tanesinde bile mi yetenekli bir oyuncu o atışı asiste çeviremez? İşte bu özensizlik deli ediyor beni.

Her şeye rağmen bize çok güzel futbol izleten 2 takıma da teşekkürler. Bitirirken, ideal 11'imi güncelleyeceğim. Elano bu sezon ilk kez 18'e alındı. Kalacak gibi yani. Pino, Elano varken oynayamaz. Ya da henüz yeterince görmedik kendisini. O yüzden formayı Pino'dan alıp Elano'ya veriyorum.

Sakatlık konusunda da buradan hafif yollu bir isyanım olacak. Aslında başlı başlına bir yazı konusu bu ama bilerek bir maç yazısının kenarına, köşesine, sonuna sıkıştırmak istedim. Çünkü çok fena patlayacağım, etrafa saçılan küfürler Ramazan'ın mânevî atmosferini bozacak. "Başım ağrıyor, aspirin var mı" diye bizim revirin kapısından kafasını sokan adam 6 ay sahalardan uzak kalıyor. Buna alıştık. Şimdi sağlığı yerinde, sapasağlam getirdiğimiz adamları da mundar etmeye başladılar. Cana, Çağlar, Pino... Bunlar bu sezonun büyük bölümünde Galatasaray 11'inde olmasını beklediğim oyuncular. Ama yoklar ortada arkadaş. Gözünüzü seveyim bırakın bu işleri. Hastalanan, sakatlanan futbolcuları sağlık ocağına götürsek daha çabuk iyileşirler yemin ediyorum. Sövdürmeyin mübarek gün, gözünüzü seveyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Güzel yaz.