25 Şubat 2009 Çarşamba

DUMMKOPF!

Üzerinden bir gün geçti, kapının önüne koyduk, yerine oturtacağımız adamı da bulduk. Şimdi sakinleşebildiğimiz kadar sakinleşebilerek yazabiliriz Skibbe'yi.

Arkadaş, biz senden çok şey beklemedik ki. Eline mis gibi takım verdik. Geçen yılın şampiyonunun üzerine Baros'u, Kewell'ı koyduk. Üstüne geçen sene yatan Lincoln de kükredi, kaleye de kale gibi bir adam bulup oturttuk. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Bu takımın hakkı bu mu?

Hâlbuki adamın yapacağı bir şey de yok. Kurulu takır takır oynayan takıma elini, kolunu, bacağını, orasını burasını sokup karıştırmasın yeter. Sabri'yle Nonda'yı oynattığın her maçta 9 kişi oynuyoruz, bunu ben bedavaya görüyorum, sen oradan o kadar para alırken göremiyor musun? Hadi ben bu işi zevkine izliyorum, bu adamlar senin de ekmeğinle oynuyorlar, senin hâlâ umrunda değil be kardeşim! Yemin ediyorum ben bu takımda oynasam Sabri'yle Nonda'yı kafalarını tokuşturmak suretiyle yeşil çimlere gömerdim her maçta. Adamlar uğraşıyorlar, koşturuyorlar, pres yapıyorlar, top kapıyorlar, ama bu 2dangalaktan birine verdin miydi unut o pozisyonu. Biri mal gibi koşuyor, kafasını kaldırmadan topu bir atıyor, pas verdiği yeri bırak, o yerin 100 metrekare çevresinde bir tek Galatasaraylı futbolcu yok. Ya da direkt kaleye çekiyor, Galatasaray'a geldiğinden beri her maçta yaradana sığınıp topa vurduğu en az 3 pozisyon var, bir tek resmi maçta golü yok kazmanın. Diğerininse hiçbir şey umrunda değil. Koşmayı bırak yürümeye eriniyor paşamız. "Al da at" diye ayağına versen, "ah, anam!" deyip yere düşüyor. Ben bu adamları sarı kırmızılı formayla gördüğümde artık gözlerim kararıyor, ellerim titremeye başlıyor. Sen Skibbe efendi, bu adamların gırtlağına nasıl yapışmıyorsun allaasen?

Bir de sakatlık meselesi var. Bizim çocukların ayakları sanki çubuk krakerden. Sezon başından beri her maç öncesi en az 4-5 as futbolcu sakat. Kimi ısınırken sakatlanıyor, kimi idmanda... Maşallah bir sakatlanan da 2-3 aydan önce geri dönemiyor. Bu iş ya senin düzgün çalıştıramamandan ya da sağlık ekibinden. Bu iş sağlık ekibinden, kondisyonerden falansa "Nooluyo birader" deyip hesap soracak adam da sensin. "Alman"ın önde gidenisin kardeşim, bizim Almancılar'ı ite kaka alışmadınız mı Türkler'i adam yerine koymamaya, hesap sormaya, posta koymaya? Neyden korkuyosun, çekiniyosun, anlamadım ki...

Adam tipik Anadolu takımı hocası. Kewell'lardan, Lincoln'lerden anlamaz bunlar. bunların eline Mahmut'ları, Osman'ları, Celalettin'leri vericeksin, salıcaksın küme düşme hattında debelensin dursun. Yoksa görüyorsun; eline Baros'u versen kulübeye koyup Nonda'yı oynatıyor. Bu kadro derinliğinde Sabri Sarıoğlu gibi kazmalar hâlâ onbirin değişmezi oluyorlarsa bu işte bi pislik var demektir hoca.

Bu herifin Alman'lığı da bi muamma zaten. Adamın yardımcılarını kendinden habersiz kovuyorsun. Bunun üzerine istifa etmek için "Alman" olmaya, ilkeli olmaya falan da çok gerek yok. Bizim beğenmediğimiz, Anadolu takımı hocası deyip alaya aldığımız hocaların bile birçoğu bu durumda istifa ederdi. Nerde senin "Alman"lığın Skibbe? O yetmedi üzerine "teknik danışman" diye selefini koydular, gene bana mısın demedi. Orta sıra takımlarından birinden beraberlik alınca "Beraberlik iyi sonuç", kaybedince "Taraftarın tepkisini anlıyorum"... Al işte lig sonuncusundan Ali Sami Yen'de 5 yedik, adamda hâlâ tık yok. Al kardeşim, al tazminatını da, 3-5 kuruş için sen istediğin kadar küçülebilirsin ama bizi küçültemezsin, al tazminatını da başına çal, haram zıkkım olsun!

Size bir şey söyliyiym mi? Ben kolay kolay adam harcamam, ama taa Steau Bucuresti'e elendiğimiz akşam "Keselim şunun biletini" demiştim. "6 ay sonra, 1 sene sonra iş işten geçtikten sonra gene tazminatını verip kovmaktansa, şimdi yollayalım, mundar etmeyelim bari takımı" demiştim. "Cevat Hoca'yı değiştirmeyelim, zaten yerine çok âhım şâhım bir adam getirecek hâlimiz de yok" da demiştim. Evet, işi kendimi övmeye bağladım ama yapacağım, Türk futboluna ve Galatasaray'a borcum var. Bundan sonra da burada yazdıklarım dinlenmez ve gene yanlış yollara girilirse onları daha beter kafalarına kakacağım hatta!

Bazen öyle zamanlar vardır ki "idare-i maslahat" yapamazsınız. Çok kısa zamanda radikal bir karar vermek zorunda kalırsınız; sizi bir anda ya hain, ya da kahraman yapacak. Bu iş de başımıza böyle geldi. Skibbe'yi postalamak için Bordeaux maçı beklenmemeliydi bence de. Skibbe'nin gidişi de birden morallerimizi yükseltti hem. "Bir şehzade verdik ama bir devlet kurtardık!"

Polat Başkan'a geç de olsa yaptığı güzellik için teşekkür ediyoruz. Şimdi ondan tek isteğimiz Skibbe'yi Atatürk Havalimanı'ndan uğurlarken arkasından "Dur, bunları unutmuşsun" diyerek, sevgilisinden aldığı hediyeleri veren gözü açılmış bir âşık modunda Sabri ve Nonda'yı da kafasına fırlatması.

Son sözüm Skibbe'ye, anladığı dilden: DUMMKOPF!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Güzel yaz.