14 Mart 2009 Cumartesi

Biz bu turu atlarız!

Demedim mi?

Meira'nın arkasından ağlayıp sızlanacak bir şey yok, Balta'yı ortaya çeker, Volkan'ı da sola koyar oynarsın, bişeycikler olmaz demedim mi? Skibbe'nin bizden sakladığı Volkan'ı da uzun zaman sonra gördük, ben çok beğendim. Beklemediğim kadar iyi, Galatasaray'a yakışacak kadar teknikti. Bizim Alman, Balta sakatlandığında bile bu Volkan'a şans vermemek pahasına Topal'ı solda oynatmıştı. Ancak Sezar'ın hakkı Sezar'a, Kalli bu çocuğu oynatırdı, yeri gelmişken belirtelim.

Nonda'yla ilgili 1 milyon kere söylediklerimi tekrarlamayacağım. Mis gibi pozisyonu ve onun gibi nicesini daha harcadı dün. Son 15'te nihayet Karan girdi oyuna da ilerdeki acizliğimiz sona erdi. Son dakikada buz gibi golünü de çaktı Karan. Macar hakem hakkımızı yedi, biz de Ümit'in hakkını yiyelim mi? Bu akşamdan da sonra artık Kaptan bu konudaki kredisini doldurdu. Bugüne kadar Skibbe'nin şablonunu kullanmakta serbestti, ancak bugünden sonra Karan'a rağmen yine Nonda'yı tercih ederse artık Kaptan'ı da eleştirmekte haklı olacağız.

D-Smart'ın son dakika şifre koydurma girişimlerine rağmen Alman Devlet Televizyonu ARD'den mis gibi izledik maçı. Tabii gene dediklerinden bir şey anlamadık ama W9 spikerleri gibi aralarında boş boş muhabbet etmedikleri, maçı anlattıkları belliydi. Afferim diyoruz Almanlar'a. Bir aksilik olmazsa rövanşı da ZDF'den seyredeceğiz. Aman sakın bozmayın kendinizi, havaya girmeyin. Maçları böyle güzel güzel anlatın, araya şifre koymaya falan da kalkmayın.

Maçın ilk yarısında müthiş bir Galatasaray seyrettim ben şahsen. Benfica maçı mı dersiniz, ne dersiniz bu sene Galatasaray'ın en iyi oynadığı maç için bilemem, ama bu maçın ilk yarısındaki Galatasaray, büyük ihtimalle en az o kadar iyiydi. Sonracıma, Hamburg'a gelirsek başta bu Guerrero olmak üzere ben bu adamları beğenmedim. Çok çamur, sevimsiz buldum, gıcık oldum. Ekran karşısında da bol bol sövdüm, İstanbul'da efendi olmazsanız buraya da yazarım, sonra insan içine çıkamazsınız bak demedi demeyin.

2. yarıda işler değişti. Bir gol yedik, yemeyeceğiz diye bir kanun yok, yeriz, ama biraz daha dayanabilseydik keşke. Sonra bir de Emre kırmızı gördü, olmadı. Ciğerinizi bilirim, kızarsınız, saydırırsınız şimdi bu Emre'ye, yapmayın. Adam sahaya yüreğini koyuyor, ha yaptığı hata, üstelik savunmada böylesi bir kriz varken rövanşta da bizi eksik bıraktı. Ama kızmayın işte, o pozisyonda son adam falan da değildi zaten, en fazla sarılık pozisyon. Bu hakemi de sevmedim ben. Macar diye dost sandık ama...

Bu peşpeşe iki hata maçın rengini değiştirdi. Sonra Nonda "al da at" dercesine bir pası, alıştığımız üzre "Ne? nası yani? Geldik mi?" diye bok etti. Şaşırdım dersem yalan olur. Artık kızamıyorum da... Bu adamın kahrını çeke çeke bilgeliğe erdim ben. Kitaplarda, hayatlarda, hüzünlerde ya da mutluluklarda aradığım bilgelik meğerse dümbük bi zencinin ayaklarının altındaymış. Bilemedim...

Sonra nihayet Kaptan, Karan'ı aldı bunun yerine, hareket geldi oyuna. Karan yazının başında da dediğimiz gibi vazifesini yaptı, golünü attı. Hakem buz gibi golü yemese şimdi turu kutluyor olacak, Ümit'in sağ ayağına methiyeler düzecektik. Dediğim gibi; hakemin yaptığını biz yapmayalım, artık şu adamın hakkını yemeyelim.

Rövanşta Emre'nin yerine kimin oynayacağı konusuna gelince Kurtuluş'tan başka alternatif göremiyorum. Semih adı sürekli dillendiriliyor ama çocuğa bir kez olsun ligde şans verilmedi. Bursa maçında bir 15-20 dakika olsun oynatılsaydı, bu hafta Trabzon maçında da hadi en azından bir devre oynar, Hamburg maçı için düşünülebilirdi. Ama şu durumda oynatılması bence gereksiz risk olur. Bir turdan daha çok şey kaybedebiliriz çünkü.

Maça dönersek; son dakikalarda da çok kırılma anı oldu. Nonda'nın yerinde herhangi bir insan evlâdı olsa, Karan'ın golünü de hakem yemese 3-1'i kutlayacaktık. Almanya'da alınmış bir 3-1'i hem de. Ha diyebilirsiniz ki, Güven'in çizgiden çıkardığı top olmasa, boş kaleye atamadıkları pozisyon gol olsa... Onlar da var tabii. Ama Emre'nin daha 2. yarının hemen başında atılması bütün plânları bozdu, yoksa bu takım burdan kesin galibiyetle dönerdi. Rövanşta Baros'un da olacağını düşünürsek bana sorarsanız şanslar %65'e %35. Geçen sefer deplasmanda 0-0 riskli skor, berabere kalacaksak da gollü beraberlik olsun demiştim, sağolsun çocuklar sözümü dinlediler.

Evet, biz bu turu atlarız! Kadıköy'deki arkadaşların yüreği bir parça daha ağzına gelecek ama; ciddi ciddi geliyoruz lan galiba?!

(Lincoln meselesine hiç giresim gelmedi. Lincoln özür dilese Kaptan'dan da, şu iş kapansa. Off bi tarafınızı yapsak bi tarafınız bozuluyo yaa, yapmayın arkadaşım. Koz vermeyin Galatasaray düşmanlarına)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Güzel yaz.